
İyiliği gizlemek, kötülüğü gizlemekten daha üstündür. (Ebu Bekir Ferra)
Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım başım göğe ererdi. (İmam-ı Azam)
İnsan, alışkanlıklarının çocuğudur. (İbni Haldun)
Herkes herkese bir lokma şey verebilir ama boğaz bağışlamak, ancak Allah’ın işidir. (Mevlana)
Güzel söz söyleyen, kimseden kötü söz işitmez. (Firdevsi)
Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak, onu aramamak demektir. (Mevlana)
Avcı nice al (tuzak, hile) bilirse, ayı da onca yol bilir. (Kaşgarlı Mahmud)
Haksızlık karşısında eğilmeyiniz; çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz. (Hz. Ali (r.a))
Güzel konuşmanın sırrı, lüzumsuz sözleri terk etmektir. (Hz. Ebubekir)
Özü doğru olanın, sözü de doğru olur. (Hz. Ali (r.a))
Birliğin kederi, ayrılığın safasından daha hayırlıdır. (Yahya bin Muaz)
Her gecenin bir gündüzü vardır. (Hz. Ali (r.a))
Sakladığın sır senin esirindir. Açığa vurursan sen onun esiri olursun. (Hz. Ali (r.a))
Bütün kötülüklerin anahtarı, hiddettir. (Cafer bin Muhammed)
Kesilmiş koyuna derisinin yüzülmesi elem vermez. (Hz. Esma)
Güzel ahlak; bağışlayıcılık, sabır ve tahammüldür. (Hasan-ı Basri)
En iyi nasihat; iyi örnek olmaktır. (Malcolm X)
Nefis üç köşeli dikendir, ne türlü koysan batar. (Mevlana)
Geçmişler geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzer. (İbni Haldun)
İnce sözler keskin kılıca benzer, kalkanın yoksa geri dur. (Mevlana)
Gerçek zengin, bilgisi çok olan insandır. (Hz. Ali (r.a))
Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol. (Mevlana)
Cevizi kırıp özüne inemeyen, hepsini kabuk zanneder. (İmam Gazali)
Hayat, iman ve cihaddır. (Hz. Hüseyin (r.a))
Haksızlığa baş kaldırmayanlar, onlardan gelecek her kötülüğe katlanmalıdırlar. (Hz. Ali (r.a))
Hayatında ekmeği yenmeyen kimsenin adı, ölümünden sonra anılmaz. (Şeyh Sadi)
Hiç kimse, diğer bir kimsenin kulu değildir. (Hz. Ali (r.a))
Uzun mesafelere ulaşmak, yakın mesafeleri aşmakla mümkündür. (İmam Gazali)
Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor. (Abdulhamid Han)
En büyük felaketler içinde bile ümidini kaybetme, unutma ki ilik, sert kemiğin içinden çıkar. (Hafız Şirazi)
Cahillerin kalbi dudaklarında, alimlerin dudakları kalplerindedir. (Hz. Ali (r.a))
Her kalbin çarpıntısı kendi ecelinin ayak sesleridir. (Beyazidi Bestami)
Mal cimrilerde, silah korkaklarda, karar da zayıflarda olursa işler bozulur. (Hz. Ebubekir (r.a))
Gecenin ne kadar uzun olduğunu ancak hastalar bilir. (Sadi)
Kibir, bele bağlanmış taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur. (Hacı Bayram-ı Veli)
Zalimler için yaşasın cehennem. (Bediüzzaman Said Nursi)
Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır. (Bediüzzaman Said Nursi)
Tatlı suyun başı, kalabalık olur. (Mevlana)
Kurdun elinden çobanlık gelmez. (Sadi)
Eğri ok, doğru yol almaz. (Hz. Ali (r.a))
Hiçbir acı, cehaletten daha fazla zahmet verici değildir. (Hz. Ali (r.a))
İnsanı maskara eden, dilidir. (Sadi)
Ham düşünceleri, ancak akıl pişirir. (Firdevsi)
Fırsatlar da bulutlar gibi çabucak geçer gider. (Hz. Ebubekir (r.a))
Hasedciye rahat, kötü huyluyu da şeref yoktur. (Ahnef bin Kays)
Çocuklarınızı kuzu gibi büyütmeyiniz ki, ileride kuzu gibi güdülmesinler. (Şeyh Sadi Sirazi)
Hükümetlerin en kötüsü, suçsuzu korkutandır. (Beydeba)
Hükümdar köylünün yumurtasını alırsa, adamları bütün tavukları alır. (Sadi)
Bin zulme uğrasan da, bir zulüm yapma. (Hz. Ali (r.a))
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez. (Mevlana)
ABDÜLKADİR GEYLÂNİ HAZRETLERİ'NDEN ÖĞÜTLER
Sakın yaptığın işlerde ve bulduğun manevi halde kendi gücünü görmeyesin. Bu hal kişiyi azdırır ve YARATAN’ın rahmet nazarından uzak kılar. Sakın sözünü dinletme ve kabul ettirme hevesine de kapılmayasın. Önce temeli at sonra üzerine binayı çık. Kalbini derin kaz ki oradan hikmet pınarları fışkırsın, sonra ihlas ve iyi işlerle o binayı yükselt. Bu işlerden sonra halkı o köşke davet et.
***
Başkasında bulunan bir hatayı defetmek istersen nefsinle yapma, imanınla yap. Kötülükleri ancak İMAN yıkar. Bu durumda RABB’in sana işlerinde yardımcı olur. O kötülüğü yok etmek için arkadaş olur, O kötülüğü ezer ortadan kaldırır. Eğer bir kötülüğü nefsin için, halkın seni tanıması için ortadan kaldırmaya niyet edersen rezil olursun. Her işte HAKK’ın rızası aranmalıdır.
***
“ALLAH’tan (C.C) başka ilah yoktur,” dediğinde bir “DAVA” peşine düştün demektir. Her davada şahit isterler, şahidi olmayan davasını kaybeder. Ayrıca bu uğurda gelecek her türlü sıkıntıya göğüs gerip, sabır göstermek de birer şahid sayılır. Bunları yaparken İHLAS’lı olmak gerekir.
***
Hiçbir söz amelsiz ve ihlassız kabul edilmez. Kainatın Efendisinin (S.A.V) yolu İHLAS’tan ibarettir.
***
Dünyalık toplarken dikkatli ol. Gece odun toplayan gibi olma. Elini uzattığında neyi alacağını önceden kestirmelisin.
Gece odun toplayan eline geçeceğini bilemez, seni de ona benzetiyorum. Ayık ol, sonra felaket büyük olur.
***
Ey içi bozuk, yakında öleceksin, öldükten sonra yaptıklarına çok pişman olacaksın ama çok geç...Dilin güzel söze alıştığı için konuştu ve aldandı, ama kalbin hiçbir şeyden anlamaz bir halde. Bu durum seni kurtarmaz. Güzel konuşmayı kalb yapmalı, yalnızca dilin iyi söz söylemesi faydasızdır.
***
Ey ALLAH (C.C) yolcularını bulamayan; varlığını ve yaratılmışları HAK varlığına perde eden kişi; ağla, başkasına bir ağlarsan kendine bin defa ağla
(9 Zilhicce l0 H./8 Mart 632 M. Cuma)
Peygamberimiz Hz. Muhammet (s.a.s.) Vedâ haccında, 9 Zilhicce Cuma günü zevâlden sonra Kasvâ adlı devesi üzerinde, Arafat Vâdisi'nin ortasında 124 bin Müslümanın şahsında bütün insanlığa şöyle hitabetti.
Bismillahirrahmanirrahim
"Hamd Allah'a mahsustur. O'na hamdeder, O'ndan yardım isteriz. Allah kime hidâyet ederse, artık onu kimse saptıramaz. Sapıklığa düşürdüğünü de kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki; Allah'dan başka ilâh yoktur. Tektir, eşi, ortağı, dengi ve benzeri yoktur. Yine şehâdet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve Rasûlüdür. "
Ey Nâs!
Sözümü iyi dinleyiniz. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedî olarak bir daha berâber olamayacağım.
İnsanlar!
Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay, bu şehriniz Mekke nasıl kutsal bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, nâmus ve şerefiniz de öylece mukaddestir; her türlü tecâvüzden masûndur.
Ashâbım!
Yarın rabbınıza kavuşacaksınız. Bugünkü her hâl ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız. Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsinler. Olabilir ki, bildirilen kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlayarak hıfzetmiş olur.
Ashâbım!
Kimin yanında bir emânet varsa, onu sâhibine versin . Fâizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Fakat aldığınız borcun aslını ödemek gerekir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle bundan böyle fâizcilik yasaktır. Câhiliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz de Abdülmuttalib'in oğlu amcam Abbas'ın fâiz alacağıdır.
Ashâbım!
Câhiliyet devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası, Abdülmüttalib'in torunu (amcalarımdan Hâris'in oğlu) Rabîanın kan davasıdır.
Ey Nâs!
Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu konuda Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah'ın emâneti olarak aldınız. Onların nâmus ve ismetlerini Allah adına söz vererek helâl edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki haklarınız, âile nâmusu ve şerefinizi kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer onlar sizden izinsiz râzı olmadığınız kimseleri âile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe dövüp korkutabilirsiniz. Kadınların sizin üzerinizdeki hakları ise, örfe göre her türlü (meşru ihtiyaçlarını), yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.
Mü'minler!
Size iki emânet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. Bu emânetler, Allah'ın kitabı Kur'ân ve O'nun Peygamberinin sünnetidir.
Ey Nâs!
Devâmlı dönmekte olan zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü duruma dönmüştür. Bir yıl, l2 aydır. bunlardan 4'ü Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep hürmetli aylardır.
Ashâbım!
Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden nüfûz ve saltanatını kurma gücünü ebedî olarak kaybetmiştir. Fakat size yasakladığım bu şeyler dışında, küçük gördüğünüz şeylerde ona uyarsanız, bu da onu sevindirir. ona cesâret verir. Dininizi korumak için bunlardan da uzak kalınız.
Mü'minler!
Sözümü iyi dinleyin, iyi belleyin. Rabbınız birdir, babanız birdir. Hepiniz Âdem'densiniz, Âdem de topraktan yaratılmıştır. Hiç kimsenin başkaları üzerinde soy sop üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük, ancak takvâ iledir. Müslüman müslümanın kardeşidir. Böylece bütün müslümanlar kardeştir. Gönül hoşluğu ile kendisi vermedikçe, başkasının hakkına el uzatmak helâl değildir. Ashabım! Nefsinize de zulmetmeyin. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır. Bu nasihatlarımı burada bulunanlar, bulunmayanlara tebliğ etsinler.
Ey Nâs!
Cenâb-ı Hak Kur'an da her hak sahibine hakkını vermiştir. Mirâsçı için ayrıca vasiyyet etmeye gerek yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa, ona âittir. Zina eden için ise mahrûmiyet vardır. Babasından başkasına soy (neseb) iddiâsına kalkışan soysuz, yahut efendisinden başkasına intisâba yeltenen nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lânetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın. Cenâb-ı Hak böylesi insanların ne tevbelerini ne de adâlet ve şâhitliklerini kabûl eder.
Ashabım!
Alllah'tan korkun, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, malınızın zekatını verin, âmirlerinize itaat edin. Böylece Rabbınızın Cennetine girersiniz.
Ey Nâs!
Yarın beni sizden soracaklar, ne dersiniz? Ashâbı kiram:
- Allah'ın dinini teblîg ettin, vazîfeni hakkıyla yaptın, bize nasihat ve vasiyette bulundun, diye şehadet ederiz, dediler.
Rasûlüllah (s.a.s.) mübarek şehâdet parmağını göğe doğru kaldırdı, cemâat üzerine çevirip indirdikten sonra üç defa:
Şâhid ol Yâ Rab!
Şâhid ol Yâ Rab!
Şâhid ol Yâ Rab!
buyurdu.
|